article_jule (37332)

Serkan Ağar Türkiye Futbol Federasyonu TÜRK İDARE HUKUKU SİTESİ

Cumhuriyet savcısının yanında, önleyici veya adli kolluk sıfatıyla kolluk amirine bireyi gözaltına alma yetkisinin tanınmasının ne getireceğini, bu yetkinin kötüye kullanılıp kullanılmayacağını ve sonuçlarını bu yazıda tartışmayacağız. Konumuza dönecek olursak; bir veya iki şüphelinin işlediği iddia edilen suçlarla gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren 24 saati geçemez ve yol süresi de 12 saatten fazla olamaz. Belirtmeliyiz ki, burada öngörülen yol süresi yakalanan kişinin yakalama yerine en yakın hakim veya mahkeme önüne çıkarılması zorunluluğunu öngörmez. Maddede tanımlanan yakalama suçüstü hallerini kapsadığından, doğal olarak yakalanan kişinin en yakın hakim veya mahkemeye götürülmesi gerekir.Yazıda ana tartışma konumuz da bu husus olacaktır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.251’de düzenlenen basit yargılama usulünde; asliye ceza mahkemesi tarafından iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit ceza yargılaması usulünün tatbik edilebileceği düzenlenmiştir. Bu usule göre; mahkemece iddianame, sanık, mağdur ve şikayetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını 15 gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenecektir.

– Hizmete ilişkin olanlar dışında hiçbir ziyaret kabul edemezler. – Resmi daire, kışla, eğitim alanları ile sair yerlerdeki hizmetlerine devam ederler. Disiplin cezalarının infazı için bir üst amire yapılan şikayetin sonucunun beklenmesi gerekmez[247]. Ceza ilgiliye tebliğ olunduktan sonra infaz edilebilir[248]. Ayrıca disiplin amirleri zaruret hallerinde  cezanın sonraya bırakılmasını veya fasıla ile infazını emredebilir[249]. “5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek” (657 SK m.125/E-k). Devlet memurluğundan çıkarma için öncelikle memurun göreve devam­sızlığının özürsüz olması şartı aranmıştır. Tutukluluk ya da gözaltı­na alınma gibi memurun iradesi dışında gerçekleşen göreve devamsızlıklar, “özür” kavramı içinde değerlendirilmelidir[223]. Kabul edilebilir bir özrü olmaksızın bir yılda toplam 20 gün süre ile görevine gelmeyen memur Devlet memurluğundan çıka­rılabilecektir.

  • Oda hapsi disiplin cezası ise mahkeme kararına dayanmamakta, disiplin amirinin yetkisiyle tesis edilmiş bir idari işleme dayanmaktadır.
  • Çünkü disiplini bozan eylemlere çoğunlukla suçüstü olarak el konulabileceği gibi, askeri disiplinin sağlanmasının gecikmesinden doğan sakıncanın da giderilmesi amacının her zaman göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır.
  • Ancak bu cezalandırma mutlak olmayıp, “idarenin açık ve yazılı izni olmamasına” bağlıdır.
  • Askerlik ilişkilerinin uygun gördüğü sınırlar içinde kalan hizmet dışı isteklerin suç sayılmaması gerekmektedir.

Oy çokluğuyla verilen bu kararın karşı oyunda ise; “ … Davacı hakkında tesis edilen emeklilik işlemi, dava konusu işlemin icrai niteliğini etkileyen bir işlem değildir. Bu nedenle emeklilik işleminin disiplin cezasının konu unsurunu ortadan kaldırıcı bir etkisi bulunmamaktadır. AYİM, disiplin ceza kararlarının tebliğ edilmemesini tek başına ağır ve bariz bir hukuka aykırılık olarak görmemektedir. Ayrıca AYİM disiplin cezasının yok hükmünde sayılmasını gerektirecek ağır ve bariz bir hukuka aykırılığın bulunmadığını da belirterek inceleme kabiliyeti olmadığından davayı reddetmiştir[795]. Disiplin cezalarının amacı kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini dağlamak olmakla birlikte, uygulamada bu amacın dışına çıkılarak şahsi husumetlerle disiplin cezaları verildiği, disiplin cezalarının bir tehdit aracı olarak kullanıldığı bir gerçektir.

Şirket ana sözleşmelerinde bu hususları sağlayan düzenlemeler açıkça belirtilir. Bir meslek olarak avukatlığı tanıtmayı amaçlayan bu derste, avukatlık mesleğinin tanımı ve benzer kurumlardan farkları, meslek olarak avukatlığın özellikleri, avukatlık mesleğine kabul için aranan şartlar, avukatlık mesleğinin yürütülme biçimleri, avukatın hak ve yetkileri, avukatın yükümlülükleri ve sorumlulukları incelenmektedir. Derste öncelikle anayasallık denetiminin ortaya çıkmasının arkasında yatan dinamikler, anayasalcılık bağlamında anayasa yargısının işlevi, hukuk devleti bakımından anayasa yargısının önemi ve anayasa yargısı özelindeki tartışmalara değinilmektedir. Girizgahın ardından Türkiye’de anayasa yargısının gelişimine yer verilmektedir. Denetim türlerine değinildikten sonra bireysel başvurunun işlevi, dünyadaki uygulaması üzerinde durulmakta ve Türkiye’de bireysel başvuru müessesesinin ayrıntılarına geçilmektedir. Dersin ilk bölümünde son olarak Anayasa Mahkemesi’nin inceleme yetkisinin kapsamı, Mahkemeye yöneltilen eleştiriler ve Mahkeme kararlarının bağlayıcılığı ile Anayasa Mahkemesi – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi arasındaki ilişkiye yer verilmektedir. Teorik kısım tamamlandıktan sonra her hafta, ilgili haftaya hasredilmiş konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin münferit bir kararı veya kararları incelenmektedir. Münferit bir kararın analizi, o karara temel teşkil eden teorik konunun/hak ve hürriyetin ele alınmasını da gerektirmektedir. Böylece akademik takvim tamamlandığında Türk Anayasa Mahkemesi’nin (ve AİHM’in) çeşitli konulardaki tutumu, ilgili hak ve hürriyete yönelik yaklaşımı ve yorumu analiz edilmiş olmaktadır.

Bunu, yine İngilizlerin kurduğu “Moda Futbol Kulübü”, Rum azınlığın “Elpis Futbol Kulubü” ve adını İngiliz Büyükelçiliği’nin yatından alan “İmogene” adlı kulüp izlemiştir. Modern futbolun, 1820’ye doğru İngiltere’de ortaya çıktığı tahmin edilmektedir; burada kolej öğrencileri karışık kuralları olan “hurling[1]” adında ayakla oynanan bir top oyunu oynuyorlardı. 1823’te, bu oyunların birinde, William Webb Ellis adındaki bir oyuncunun, kural dışı bir hareketle topu göğsünde sıkıca tutarak rakip kaleye yönelmesi ile “rugby[2]” ismindeki mostbet güncel giriş ortaya çıktı[3]. Bu tarihten itibaren ayakla oynanan hurlingin (futbol) yanında elle oynanan hurling de (rugby) oynandı. Ayrı kuralları bulunan bu iki pin up yeni adres , 1863’te resmi olarak birbirinden ayrıldı.

Maddesinde ise savaş zamanında ölüm cezası düzenlenmiştir. Maddesine dayanılarak bu protokolün hükümlerinin ihlal edilemeyeceği belirtilmiştir. Türkiye bu sözleşmeyi imzalayarak onaylamış ve iç mevzuat haline getirmiştir. Maddesiyle, uyarma ve kınama cezalarına karşı varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına itiraz edilebileceği hükme bağlanmak suretiyle, bu cezalara karşı idari itiraz yolu[443] öngörülmüş, 136. Fıkrası ile de itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu ve bu kararlara karşı idari yargıya başvurulamayacağı belirtilerek uyarma ve kınama cezaları bakımından yargı yolu kapatılmıştır. 657 SK’da tekerrür hali dışında başka bir genel ağırlaştırıcı sebebe yer verilmemiştir. Fıkrasında; “Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin cezaların sicilden silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller sebebiyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir” hükmü öngörülmüştür.

Bu bende de inşaatın tüzel kişiliğe ait olması halinde cezanın ağırlaştırılmış hali düzenlenmiştir. Kanununun (2) nolu bendinde toplu taşıma araçlarında, tütün mamulü tüketilmesi hali düzenlenmiştir. Kabahat özel kişilerin işlettiği toplu taşıma aracında işlenmişse cezayı ilk başvurulan kolluk birimi yetkilisi verecektir. Eğer araç kamuya aitse, birinci fıkrada olduğu gibi cezayı, ilgili birim amiri veya yetkili kıldığı görevli verecektir. Kamuya ait toplu taşıma aracı denince de çok büyük oranda akla belediyeler gelmektedir. Bu sebeple, belediye araçlarında bu kabahatin işlenmesi halinde belediyenin ilgili birim amiri ceza verecektir. Kanununun (1) numaralı bendinde “kamu hizmet binalarının” kapalı alanlarında tütün mamulü tüketen kişiye ilgili idari birim amirinin yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından ceza verilir. Bu durumda, özel olarak “belediye” tüzel kişisi olarak olmasa da, belediyelere ait binalarda “birim amiri” sıfatına haiz belediyeciler bu cezayı verebilir.